Sevgili okuyucularım
Bu hafta yazıma “DOĞU SERHADDİMİZİN DESTANI” kısaca anlatacağım. 19 ncu yüzyılda doğu serhaddimizin üç yiğit şehri Kars, Ardahan ve Batum’du. Adı dillere düşen 93 muharebesi diye tarihe yazılan 1877 – 1878 Türk-Rus savaşlarından sonra bu bölgenin Türkleri tam kırk yıl Rusların esareti altında yaşadılar ve çok kötü geçirdiklerini tarih sayfaları anlatmaktadır. Bu üç şehirde yaşayanlardan bazıları esarete dayanamayarak Anadolu’nun başka yerlerine göçtü. Anadolu’ya göçenler son yıllara kadar kendilerine “93 muhacirleri” diye anılırlardı.
1887-1878 Rus savaşında Osmanlı devletinin yenilgiye uğraması üzerine Rus Çarlığı ile imzalanan Ayastefanos (Yeşilköy) anlaşması, daha sonra başka devletlerin katılmasıyla yapılan Berlin Kongresi gereğince Osmanlı İmparatorluğu savaş tazminatı olarak Kars, Ardahan ve Batum sancaklarımızı Ruslara bıraktı. Rusya bizden savaş tazminatı olarak 1.410.000.000 ruble, yani o zamanki Türk parasıyla 1.100.000.000 altın lira istiyordu. Rus Çarı, Osmanlı İmparatorluğunun para sıkıntısı içinde olduğunu bildiği için tazminatın bir kısmı yerine Rumeli ve Kafkasya’da bazı sancaklarımızı kabul edebileceğini söylüyordu. Savaş tazminatı olarak Kars, Ardahan ve Batum’la Doğu Beyazıt’ın bir kısmı Ruslara verilmiş geri kalan 310.000.000 altın lira para borcumuz kalmıştı.
Birinci Dünya Savaşı sonlarında Rusya Bolşevik İhtilali üzerine savaştan çekilince bu Türk Sancakları Anavatana dönünce halk bayramlar ederek sevinç destanları yazmıştı. Fakat bu sevinçler uzun ömürlü olmamış bu defa İngilizler, Mondros Mütarekesine koydukları bir hükümle bu üç ilimizin altı hafta içinde boşaltılmasını isteyerek Ermeni ve Gürcülere bırakılmasını istiyorlardı.
Mütarekenin bu hükmüne rağmen halk boyun eğmeyip teşkilatlanarak çeteler kurmaya başladılar. Ermeni Gürcü çeteleriyle çatışmalara başlayarak çetin bir savaşa girdiler. Yurdunu koruyan halkın imdadına 1920 yılında milli ordu yetişerek Ankara’da kurulan Milli Hükümet’in ilk askeri ve siyasi zaferi olarak Kars, Ardahan Sancakları ile Aras’ın sağ tarafındaki Sürmeli ve Batum Sancağının güney toprakları son defa ve ebediyen Milli Misak sınırlarımız içinde yerlerini aldılar.
Türk tarihinin en eski destanları 1853-1856 yıllarında Türk-Rus savaşları üstünedir. Tarihimizde Kırım Savaşı diye anılan bu savaşın Ruslar için en büyük amacı, İstanbul’u almak ve Osmanlı İmparatorluğunu çökertmekti. Bunu sezinleyen İngiltere ve Fransa Kırım Savaşında Osmanlı Hükümeti’nin en büyük ve en sadık müttefikimiz oldular. Üç yıl süren Kırım Savaşında Ruslar büyük bir yenilgiye uğramışlardı.
Savaş başladığında Rus Orduları Doğu’da Kafkasya’ya, batıda Rumeli’ye sarkarak İstanbul’u denizden zorlamaya başlamış Donanmayı da Sivastopol’de toplamışlardı. Türk filosu da Sinop’ta idi. Bunu bilen Ruslar ilk iş olarak 1853 yılında Sinop’a bir baskın yaparak donanmamızı ateşe verdiler. Bunda bir yıl sonra müttefik üç ordu Sivastopol’ü kuşatarak Rus Ordusunu bozguna uğratmıştı.
Kars cephesinde savaş alehimize gelişirken Ömer Paşa komutasındaki Ordumuz Kars’ı savunmaya çalışıyor fakat başarıya ulaşamıyordu. Yollar kesildiğinden Kars’a silah ve yiyecek yardımı yapılamadığından açlık başlamıştı. Arkasından kolera salgını başgöstermiş ve Kars ilimiz teslim olmak zorunda kalmıştı…
KARS DESTANI:
Moskof azm edende Kars’ı almaya
Durdu bülbül olan hep ahü zara
Başladı menemşe lale solmağa
Dört yandan büründü güller hara
Moskof’un korktuğu Osmanlı kurdu
Geçer candan,baştan kurtarır yurdu
Kafirler islama tuzağı kurdu
Asla bend olur mu arslan himara
Alına yazılan gelirmiş başa
Bayramın ilk günü girdik ataşa
Yer gök halkı baktı kıldı temasa
Alem sabaş dedi hal-i düşvara
Kar’ın çevre yanı mahsara oldu
Kapandı yolları,teke-baş kaldı
Baş bilen paşalar tedabir aldı
Başladı Osmanlı mertlik izhara
Açlık başgösterdi kırgın başladı
Fersiz kaldı asker hep yavaşladı
Belayı asuman Kars’ı tuşladı
Ehl-islam uğradı azim hasara
Çok söylendi amma imdad gelmedi
Sokaklardan leşten geçmek olmadı
Topları çekecek hayvan kalmadı
El yetmez üç çatmaz oldu civara
( NOT: Bu şiir “34 kıta”dan oluştuğundan özet olarak yazdım)
Kaynak :K.Zeki Gencosman
Foto :Vasili Vereşçağın.Söyledik.com.