Çok zor ve acı günlerden geçiyoruz...
Methanetimiz, dirayetimiz ve psikolojimiz ciddi anlamda sarsılmış durumda.
Hatta gencecik fidanların aileleri sadece inançlarıyla ayakta. Kaybettiğimiz canlarımızın yarım kalan hayalleri, bekleyenleri, sevdikleri var ortada.
Canı yanmayan bir insan evladı yok diye umut ediyorum ben...
Kıyamet alameti dediğimizin tamda içindeyiz. Hem kıyamet başka nasıl izah edilir ki, bunca olandan sonra!
Savaşlar, hastalıklar, afetler, kazalar ve ölen masumlar...
Kimsenin siyasetini, muhalefetini ve başka bir amacını kaldıramayacak kadar vahim durumdayız aslında.
İnsan yanlarımız acıyor!!!
2020 yılına girdiğimiz andan beri dünya bütün felaketlerini kusmaya başladı. Biz dünyanın dengesiyle oynadıkça oda bize bedelini canımızla ödetiyor.
İyi ve güzel şeyler umut edip böyle acı gerçekleri yazmak artık benim kalemime de ağır geliyor. İstiyorum ki bende iyi ve güzel şeylerden bahsedeyim. Değerlerimizden, olması gereken insani vasıflardan, faydalı tespitlerden yazayım ya da konuşayım. Ama her gün yeni bir acıyla uyanıp, asıl yazacaklarımı erteleyerek, canım ülkem de ve dünya da olan dramı yazıyorum.
Ben de biliyorum kalemimi en keskin hale getirip feryad etmeyi. Kızmayı ya da sitem etmeyi. Ateşe körükle gitmeyi. Bunu yapan çok var ve sonuç zaten ortada.
Bizim ihtiyacımız olan keşke bu olsa!!!
Ben sadece bu millete, bu insanlığa biraz vicdan, biraz empati, biraz da merhamet diliyorum Allahtan.
Rabbim imtihanlarımızı kolay etsin ve bizlere methanet versin.
Acınız, acımızdır!
Hepimizin başı sağolsun!...